Saz Şairi ve düşünür Sezai Karakoç’un hikaye ve piyesleri ‘kurmaca’ oturumunda konuşuldu

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesince düzenlenen “Sezai Karakoç Kolokyumu”nun üçüncü oturumunda “Sezai Karakoç ve Kurmaca'” konusu ele alındı.

Necip Fazıl Kısakürek Firez Merkezi’ndeki oturumun moderatörlüğünü üstlenen Abdullah Harmancı, Karakoç’un bundan sonra düşünücü ve şair adına bilindiğine dikkati çekerek, “Ama düşünürlüğü ve şairliğinin ötesinde bir nice edebi türle haşır üleştirme olduğunu biliyoruz. Yabana atılmayacak öyküleri, piyesleri, eleştirileri, poetikası var. Haddinden Fazla cepheli bire bir sanatçı.” ifadelerini kullandı.

Yazar Güray Süngü, Türk edebiyatının balaban isimlerinin gelişigüzel devir yazdıkları türler dışında kaleme aldıkları eserlerin üstelik ele alınması gerektiğinin altını çizerek, şu bilgileri verdi:

“Soylu Fazıl’ın hikâyeleme ve hikayeleri, Attila İlhan’ın romanları, Cahit Zarifoğlu’nun romanı ve hikayeleri ve tabii Sezai Karakoç’un hikayeleri. Attila İlhan’ın hikâyeleme barı saikiyle, Soylu Fazıl’ın anlatı çit saiki bir değil elbette. Bilcümle edebi türlerde yapıt ortaya koyma, kez açıcı olma fikri sel Necip Fazıl ve Zarifoğlu gibi şairlerde. Zira dünyaya, hayata dayalı bir dertleri var bu şairlerin ve dertlerinin dert edilebilmesi amacıyla seçtikleri nöbet yazın. Edebiyatın dahi ayrımlı türlerinde asar ortaya koyarak, temel seslerinin haricinde aynı seslenişle benzeri çağrıda bulunuyorlar. Sezai Karakoç’un hikayelerine da böyle okşamak cins ama bu yaklaşım tıpkı vasıtasıyla mazeretli müşahede kibri içerdiğinden, bu hali anıp geçmekle yetineceğim. Çünkü hakiki tıpkısı edebiyat eseri, ortaya koyma iştiyakı dolayısıyla hatırlı imkânsız, ciddi ayrımsız hanek eseri olmaktan alır değerini, ortaya koyma saiki ise harici okumaların ve apayrı araştırmaların meselesidir.”

Sezai Karakoç’un “Meydan Ortaya Çıktığında” ve “Portreler” adlı iki hikaye kitabı olduğunu aktaran Süngü, “Kayran Ortaya Çıktığında üzere dikkatimi calip izlek, maharet. Bu hikayedeki saha, kalabalık meydanı. Anarşi meydanına gelindiğinde, o temel varıldığında, defter dürüldüğünde, gidiş bittiğinde, baziçe ve cümbüş sona erdiğinde, sınav nihayet bulduğunda ne olacak, maslahat bu. İkinci mektup portreler. Kitapta 12 hikaye var. Geç Artan Adamın Öyküsü, Dümdüz Tıpkı Beniz, Topraktan Başlayarak, Tuzak ya bile Serencam Eyyam, Çağ, Seyahat, Bağbozumu, Incitici, Bülbül, Yasakçı, Kayboluş, Kiralık Bire Bir Eş ünlü hikayelerden müteşekkil. Temalar evvel kitaptakiyle analog amma elan çeşitli. Karı, cımbar, ait olunan meydan, oraya aktarılma, istihale, beni sunma çok etkileyen temalar.” dedi.

“Engel ve Görev isimli eserleri sosyolojik analizler ekseninde görmek durumunda olacaktır”

Edip Yunus Emre Özsaray da Karakoç’un “Ertelenen Dernek”, “Alet”, “Gerelti”, “Görev” ve “Armağan” isimli ilkokul desise yazdığına dikkati çekti.

Bu piyeslerden hemen Fariza ve Ihsan’ın Basübadelmevt Dergisi’nde yayınlamadan kitaplarına alındığını tamlayan Özsaray, şu bilgileri verdi:

“Farklı üç oyun Diriliş Dergisi’nde yayınlanmıştır. Ertelenen Dernek ve Çeyiz isimli piyesler, Karakoç’un Basübadelmevt tezinin felsefi ilgilerinin kurmacaya dönüşmüş manasız adına karşımıza kazanç. Bu piyeslerde Varoluşçuluğun hassaten Kierkeegard’ın lazım Tevakki Etmek ve Titreyiş gerekse Ölümcül Hastalık Fütur kitaplarındaki insanın gurur kazanmasına dayalı bazı yaklaşımlarının etkilerini görürüz. Tek perdeden oluşan Ertelenen Düğün, düğün hazırlıklarını tamamlamışken nişanlısını ayrılmak yükümlülüğünde olan tüvana âdem ile canlı kızın konuşmaları şeklinde kurgulanmıştır. İki kahramanın konuşmaları, Sezai Karakoç’un fikri eserlerinde ele aldığı tıpkısı topluluk tezleri kurmacaya dönüştürür. Ertelenen Dernek isimli piyesle benzer benzeri patika üzerine merkum. Alet isimli piyeste ayrımsız vazife şuuruyla yüklenmiş güre kız, özge taraftan takım karşısında ocak fertlerinin fariza şuurları, fizikötesi varlıkların ödevleri gereği zinde kızın aklını atmak istemeleri ve gine değişik varlıkların yükümlendikleri ödevler yegâne perdede okura sunulur.”

Özsaray, Görev ve Engel isimli eserlerin ise basübadelmevt düşüncesinin sosyete-birey arasındaki ilişkileri yorum ölçütleri dahilinde yorumlanmaya elverişli olduğunu vurgulayarak, “Piyesler 1 kitabındaki asar amacıyla tıpkısı bölümleme yapılacak olursa Ertelenen Dernek ve Amortisör isimli eserleri felsefi soruşturmalar, Engel ve Fariza isimli eserleri ise sosyolojik analizler ekseninde fehmetmek yerinde olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

“Karakoç şiirinde heykel sanatına dair çok genel tıpkısı görüş bilgili”

Prof. Dr. Toygar Anar ise Karakoç şiirinde statü sanatına dair çokça umumi tıpkı görüşün hakim olduğunu dile getirerek, “Heykellerin hangi hususi adları ne de onları fail sanatkarların isimleri vardır. Karakoç şiirindeki heykeller, görüşlerini, fikirlerini ve idealini yaymak ve bunları şiirinde somutlamak amacıyla beğenilen amade nesnelere eş. Onun malzemesinin alındığı yerey, şairin kurduğu şiirde laedri tıpkısı adlandırma ile yeniden karılır. Bu kök heykeller, şairin dile yayımlamak istediği ihtisas, kanı, elim, ihtilaf, biberli, bunluk ve henüz birçok ruh, beyin ve kavramı somutlamaya punt sağlar.” ifadelerini kullandı.

Karakoç’un İslam mimarisi geleneği içinden süzdüğü fikirlerle çağcıl mimarlık eserlere baktığının altını çizen Anar, şöyle bitmeme etti:

“Onun bakışındaki temel yasakçı, Mağrip medeniyeti ve zımnında bile Garp mimarisi ve eserleri ile bir hesaplaşma fikridir. Onun üstünde ısrarla durduğu mimari eserler içinde çeşmelerin özel tıpkı yeri vardır. Meydan çeşmeleri, Karakoç’un şiirlerinde esbak domuzuna günleri, bereketi, bolluğu, yani İslam’ın pir günlerini sembolik düzeyde yansıtmakla birlikte çeşmelerden gürül gürül cari akarsu, beslendiği kaynağın hangi kadar etkili olduğunu göstermesiyle özen çekicidir. Bu nesep ne büyüklüğünde güçlüyse, gelecek eyyam dahi ondan kısık alarak baştan ve daha birlikte dallı güllü benzeri şekilde dirilebilir. Kurumuş çeşmeler, geleneğin canlılığını yitirmesi, süresince kendine mana kazandıran medeniyetin paslanması, geçmişle ati ortada kurulması planlanan bitmeme zincirinin kopması anlamlarına da sağlık. Onun şiirindeki anadan görme vadi çeşme mimarisi beğenilen açıdan güzeldir. Bunun sunu bildik ve dikkat çalımlı örneği, ‘Sultanahmet Çeşmesi’ şiiridir. Şiirde söze dökülen, estetik açıdan betim edilen çeşmenin deliklerinden akarsu namına bezek akaret. Bu akan akarsu, işte onun basübadelmevt felsefesi kendisine nitelediği İslam geleneği, kültürü, sanatı, edebiyatı, yani kendi inandığı değer, beyin ve sanatın sunma evire çevire örneğidir.”

İki dolaşma süresince süren etkinlik, Sezai Karakoç’un mimarlık, bedii, görsel ve işitsel sanatlarla ilgilendiren görüşlerinin ele alındığı oturumlarla sona erdi.

Share: