Tampf Başkanı Özpamukçu: Zincir Marketlerin Enflasyonu Yükselttiği Eleştirileri Tamamen Algıya Müteveccih

Türkiye Ahzüita Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu (TAMPF) Başkanı Kahraman Önder Özpamukçu, zincir marketlerin enflasyonu yükselttiği eleştirilerinin tamamen algıya yönelik kendisine yapıldığını belirterek, “Şu anda besin enflasyonunu çok yoğun şekilde yaşıyoruz. Söz Gelişi tarladan şu anda tığ, domatesi liyakatsiz liraya çıkarsak rafa 7 liraya koyabiliyoruz. O bakımdan burada haddinden fazla esas meseleler var. Bunları çözmemiz lazım” dedi.

TAMPF Tarumar Sohbetleri’nin ilki, Federasyon’un Youtube kanalından bugün yayınlandı. TAMPF Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Gıda Perakendecileri Başkanlığı görevleri birlikte olan Özpamukçu, kanalın değme ay yayınlayacağı ‘Karışık Sohbetleri’nin önceki konuğu oldu. Özpamukçu, perakende sektörünün mevcut durumunu ve 2023 intihap sürecinin sektörü kuşkusuz etkileyeceğine dair öngörülerini aktardı. Özpamukçu’nun değerlendirmeleri ezcümle şöyle:

“AKIBET DERECE HAKSIZ, TAMAMEN ALGIYA OYNAYAN BİR ELEŞTİRİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ: Azık perakendesi olmasaydı Türkiye’de ne enflasyonun konuşulacağına dayalı gerçeği sokakta halka sorsak, söyler. Azık perakendesinin mütekâmil olması, enflasyonu inhibitör ayrımsız unsurdur. Zira oradaki rekabet, oradaki kodifikasyon, oradaki yapılanma, tedarikçilerin fiyatlarını, geçişlerini baskılayan, istihsal noktasında eğitimlerle, kalite destekleriyle, bütün o süreçle tedarikçinin henüz eli nimetli istihsal yapmasına komütatör olan organizasyonlardır, organize besin perakendesi. Bu noktadan baktığımızda, esasta sonuç kademe nahak, ağız ağıza algıya oynayan bir şeyle karşıyız. Bizim, meselenin özüne tıpkı inmemiz geçişsiz.

PLANLI ÜRETİM YAPAMIYORUZ: Meselenin özü, tığ üretmeliyiz. Türkiye toprakları, çok eşsiz, sıradan bize mevdu ayrımsız ihsan. Istihsal üzerine çokça nazik şansımız ve fırsatımız var. Tarım açısından mükemmellik ayrımsız iklimimiz var. Türkiye’üstelik 3 bini aşkın coğrafi işaretli iz çıkarılabiliyor. Kül Avrupa’dahi bu kadar çıkarabiliyor. Bu üstelik topraklarımızın kıymetini anlatım ediyor. Düzenlenen üretimi, kooperatifleşmeyi, birlikleşmeyi yapamıyoruz. Gayrı taraftan, bölge bazında istihsal yapılıp bunların planlanması gerekiyor. Tamam acun bunu hakeza yapıyor. İşletmelerimizin yüzde 90’ı aile işletmeleri. Bunların makul tıpkı şekilde; kooperatifler, birlikler altında organize olması gerekiyor ki cümle ayrı makineye, ayrı ekipmana, ayrı aksiyon gücüne yatırım yapıyor olmasın. Uzmanlaşmak gerekiyor.

TÜRKİYE’DE 15 MİLYAR DOLARLIK YILLIK KAYIP VAR: Bunları yapamadığımız amacıyla özellikle pandemiyle bu arada ortaya sâdır ve dünyayı etkileyen azık enflasyonun Türkiye’ye yansımaları vahim oldu. Yaşamaya birlikte bitmeme ediyoruz. Tıpkı dakika geçmiş konuları çözmemiz lazım. Farklı taraftan lojistik konusu var. Antalya’daki domatesi İstanbul’a taşıyoruz. Türkiye’nin değme durumunda domates, budala, biber, yeşillik yetiştirebilirsiniz. Şehir çevrelerinde bunları yapabilme kabiliyetimiz birlikte olması lazım. Bunlar hem israfı azaltacak hem lojistik maliyetlerini düşürecek. Türkiye’birlikte 15 bilyon dolarlık yıllık kayıptan bahsediyoruz, ekincilik üstünde. Böyle baktığımız antlaşma yapılabilecek çokça laf var ve hepsinde birlikte mesafe alabiliriz. Bunların bütünü enflasyonu düzeltecek işler.

ŞU ANDA BİZ, DOMATESİ SIFIR LİRAYA ÇIKARSAK RAFA 7 LİRAYA KOYABİLİYORUZ: Şu anda tığ, besin enflasyonunu haddinden fazla bati şekilde yaşıyoruz. Söz Gelişi, tarladan şu anda biz, domatesi sıfır liraya çıkarsak rafa 7 liraya koyabiliyoruz. O bakımdan burada çok temel meseleler var. Bunları çözmemiz geçişsiz. Sözleşmeli üretim yapabilmemiz lazım. Söz Gelişi karışık milli hasılanın yüzde 1’ini, 7 bilyon doları birlikte düşünsek o büyüklüğünde bindi veriyor muyuz? Bu ayrımsız soru işareti. Kontratlı ekincilik boyutunda, sözleşme yaptığınız fiyatla işin sonuncu noktasında oluşan bire bir fark var. Bu ayırt çiftçinin aleyhine gelişirse o açığı çiftçiye verilecek destekle kapatmak geçişsiz. Alıcının aleyhine gelişirse o desteği kamera tarafında kapatmak geçişsiz. Böylelikle sözleşmeli ekincilik sistemini Türkiye’bile terk etmek lazım. Tığ bunu yapabilirsek maksimal 2-3 sene içerisinde tığ şunu görürüz; çıktı ekincilik üretimimizin yüzde 70’leri aşan kısmı sözleşmeli tarıma dönüşmüş evet. Bu, planlamayı bile getirir.

AKIBET YILLARDA ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK ÇOK ZAYIFLADI: Akıllıcasına yerlerde destekleri kullanmamız geçişsiz. Kesim bazında üretim haddinden fazla bulunmaz. Türkiye’nin havzaları muhtemelen. Hangi havzada neyin yeryüzü artağan yetiştiği belli. Buralarda planlamayı akilane tahsis etmek geçişsiz. Enflasyonun sebebi deyince bunlar, aha bu saydıklarım amil. Başkası değil. Yani başkası enflasyonu engellemiş, henüz bile beter hale gelmemizin esasta önüne esbak bire bir bütün. Öngörülebilirlik, işletmeler amacıyla çokça anne bir husus. Önümüzü görebilmemiz geçişsiz. Son yıllarda öngörülebilirlik çok zayıfladı.

CİRONUN ARTMASI, BİRAZ DAHA BALONUN ŞİŞMESİ GİBİ BİR NOKTADA: 2022’ye hızlıca bakacak olursak evet, cirolar arttı. Cirolar arttı ama cironun artması, az buçuk elan balonun şişmesi üzere tıpkısı noktada. Ciro artarken benzeri taraftan da gider artışları var. Gıdada emsal vereyim; ciro artışları yüzdelik 80 mertebesindeyse gider artışlarının yüzdelik 120’ler mertebesinde olduğu konularımız oldu.

FİNANSA ERİŞİM NOKTASINDA NAZIK GÜÇLÜKLER VAR: Ciro artışı, benzeri zamanda stok gönderme kabiliyeti aceleci olmayan firmalarda bir akçe atak ihtiyacı doğurdu. Bunun finanse edilmesi gerekiyor. O antlaşma finansmana erişime ihtiyaç. Buralarda iri güçlükler oldu ve olmaya devam ediyor. Tığ, çeklerden kurtulmuştuk, bankaların doğrudan tedarikçilere ödeme mekanizmasını kurmuştuk. Bu yıl, bankacılık tarafında 200’ü çok mevzuat merkum. Bunlarla bankalar sıkışmış. Yine çeke andırmak kadar barbar usullere sabık konuları yaşadık. Yani iş hacmi artışı var, cirim artmamış. Hacim artmıyorsa sermayenizi kaybediyorsunuz demektir. Bu sermaye kayıplarını tığ bilançolarda yahut önümüzdeki zamanda göreceğiz. O bakımdan 2022’üstelik karlar arttı diyoruz, onun vergisini üstelik ödüyoruz ama bunun finansmanını, bunun getirdiği miktar kayıplarını biz şu anda görmüyoruz. Gördüğümüz devir haddizatında çok dolgunca aynı gösterici olmadığını anlayacağız.

2023 YILI 2022’DEN BENCE DAHA EDISYON OLACAK: 2023’e gelince; 2023, iki parçalı gözüküyor. İlk 6 ayı, seçim sathı maili. Tıpkı ahir 6 kamer dahi seçimden ahir dönem. Böyle baktığımız zaman, bunlar başlı başına belirsizliği artıran unsurlar. O bakımdan, öngörülemezlik kısmının üzerine katmaya bitmeme ettiğimizi anlatmak lazım. Mal sektörüne baskılar tıpkısı taraftan bitmeme ediyor gibi görünüyor. Ayrımsız taraftan bile seçme dönemine girdiğimiz amacıyla musluklar açılacak. Bunun getireceği enflasyonist etkiler de geliyor olacak. O bakımdan 2023 yılı, 2022’den bence elan de baski olacak.”

Share: