Kılıçdaroğlu: Bana Yer Okuyor Erdoğan. Kul Hakkı Yiyici Birisi, Köle Hakkı Yemeyenin Karşısına Çıkamaz

CHP Umumi Başkanı Eksiksizlik Kılıçdaroğlu, “Bunların ufku bulunmayan. Diyor ya, ‘Birikimlerimizi, vizyonlarımızı, heyecanlarımızı yarıştıralım.’ Bana vadi okuyor Erdoğan. Kendisine gelişigüzel yerde, değme ortamda. Vizyonsa uyanıklık, bilgiyse hikmet, tarihse sıra, kültürse hars. Neyi istiyorsan, çık karşıma örtüsüz seninle konuşalım. Çık karşıma. Korkma Erdoğan, haşyet. Ego herif yemem. Vukuf, birikimle. Illet korkuyorsun, korku. Uyanıklık konuşacakmış, gelsin seziş konuşalım. 50 parça televizyonun, 100 kesim gazeten var. Gel karşıma. Ben söyledim, yine söylüyorum. Özellikle YANLIŞSIZ Partili kardeşlerime söylüyorum, sizin lideriniz, oy verip Cumhurbaşkanı yaptığınız birey sebep tıpkı Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkmaya cesurluk edemiyor. Çıksın. Devletin bilcümle bilgelik ve arşivleri onda. 27,5 sene devlete hizmet ettim. Kul hakkı yiyici birisi, köle hakkı yemeyenin karşısına sokak. İşin temelinde bu var.  Şunu da söyledim, peki tek başına gelemezsin. Bakanlarını hıyanet, vekil yetmez, danışmanlarını aldatma, danışman yetmez prompterini da şike. Neyi alırsan al, çık karşıma diyorum. Meydan hodri düz” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, zaman TBMM’üstelik; partisinin kol toplantısına konuştu.

Grup toplantısına; Gezi Parkı davasında tutuklanan ve altı aydır cezaevinde kâin Birey Atalay ve Tayfun Kahraman’ın aileleri ve avukatları ile emeklilikte yaşa takılanlar birlikte katıldı.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“KİŞİSEL BİR HIRSIMIZ NAMEVCUT: Türkiye’nin rastgele aracılığıyla sorunu olan vatandaşlar CHP grubuna geliyorlar, doğrudur. Hal istiyorlar, o da doğrudur. Ama benzeri şeyden hep vatandaşlarımın emin olmasını isterim. Bizim zatî benzeri hırsımız ve merakımız bulunmayan. Biz bu ülkenin büyümesi amacıyla, kalkınması için, rastgele evde huzurun olması için, Türkiye’birlikte huzurun olması amacıyla savaş fail tıpkısı partiyiz. Gelişigüzel annenin çocuğunu geçim süresince yatağa yatırdığı, seçkin annenin, temas babanın aylak evladına rahatlıkla aksiyon bulabildiği benzeri Türkiye’yi istiyoruz. Çiftçinin ürettiği, alın terinin karşılığını aldığı bir Türkiye istiyoruz. Geçim içinde yaşamak istiyoruz.

85 MİLYONU KUCAKLAYACAĞIM: Herhangi Bir türlü düşüncenin özgürcesine tartışıldı, insanların düşüncelerini açıkladılar diye niteleyerek hapse atılmadığı, tüm bilakis farklı düşüncelerin Türkiye’nin önünü açtığı ve bu çerçevede hepimizin kucaklaştığı bir Türkiye istiyoruz. Çarpışma değil varlık istiyoruz. Toplumu ayrıştırmak değil kucaklaşmak istiyoruz. Bizim hedefimiz bu. Onlar ayrıştırıyorlar, biz kucaklaşacağız. Onlar bölüyorlar, biz bölünmeyeceğiz. Kimlik üzerinden siyasa yapmayacağız, akide, yaşam tarzı üzerinden siyasa yapmayacağız. Herkesi kucaklayacağız. 85 milyon kardeşim duysun, hiçbir ayrımcılık yapmadan, 85 milyonu kucaklayacağım.

Bilcümle karamsarlığa rağmen domuzuna imzaların de atıldığı bir Türkiye’deyiz. İstanbul Barosu seçimleri yapıldı, 144 yıllık doğru tıpkısı geleneği ve tarihi var. İlk kat bire bir kadın İstanbul Baro Komutan oldu. Çımbar Saraç. Telefon açıp kendisini kutladım. Amma heybetli olan şu, bilcümle CHP grubunun dahi kendisini kutladığını nakletmek için buradan gene kendisini kutluyor ve yürekten başarılar diliyorum.

AHDİMDİR. BU ÜLKEYE ADALETİ GETİRECEĞİM: Biliyorsunuz, mahkeme salonunda bire bir bilgili, benzeri savcı ve tıpkı avukat var. Bizim hedefimiz hangi? Avukat ile savcının aynı platformda olması geçişsiz. Biri sav makamıdır, biri savunma makamıdır. Tığ adaleti üstelik olduğu gibi süfli, bilcümle dünyanın, kaslı ülkelerin yaptığı gibi adaleti yeniden dayamak istiyoruz. Turist mahkemeler istemiyoruz. Kimin davası, nereye düştü? Oradaki bilge vicdanı ile değişmeyen verecek. Sarayın istediğine bakarak değil. O antlaşma gezgin mahkemeyi değiştirelim, oradaki hakimleri alalım, oraya eskimemiş ayrımsız hakim atama edelim. Zira saray onun mahküm edilmesini istiyor. Bu gezgin mahkemelere de sonuç vereceğiz. Hak neredeyse onu arayıp bulacağız. Yargıç mı, egemenlik dünyasına eğileceğiz. Yolculuk aileleri burada, onlara bile balkı geldiniz diyorum. Tanrı aşkına Gezi olayları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının haksızlık karşısında yükselttikleri tıpkı sestir. Bu patırtılı bire bir bayraktır. Bu öncü, Türkiye Cumhuriyeti devletinin el erki ve hak bayrağıdır. Milyonlarca gencimizin haykırdığı, türe istediği aynı bayraktır o. Bir sözdür o. Yargılanıyorsunuz, yargılanıyorlar arkadaşlarımız. Güçlükle dışından geldiler bazıları. Geldik evet, biz kaçmıyoruz. Adaletse doğruluk. 13. Alçak Ceza Mahkemesi tıpkı istifham birlikte sormadan, dikkatinizi çekiyorum, 85 milyon vatandaşımın dikkatini çekiyorum, hele mukaddema SELIM Parti’ye ve MHP’ye fikir veren vatandaşların vicdanına sesleniyorum. Hakim duruşmaya geliyor insanlar, benzeri biricik soru üstelik sormuyor. İki, benzeri biricik şahit de dinlemiyor. Üç; bir beyyine var mı, namevcut mu bunu birlikte araştırmıyor. Sizi hapse atacağım diyor. Vicdan sahibi olanların vicdanına havale ediyorum bu duruşmayı. Ama ahdimdir. Hangi olursa olsun, bedeli ne kadar okkalı olursa olsun; bu ülkeye adaleti evet getireceğim ya getireceğim.

VERA’YI BABASI İLE BULUŞTURACAĞIM: Hak kutsal bir kavramdır, bu büyüklüğünde tahrip edemezsiniz adaleti. Vicdanları bu büyüklüğünde kanatamazsınız. Altı aydır içerideler, şeş aydır. Bir Tane istifham sorulmadan, bir tane delil aranmadan insanlar kalp atıyorsunuz. Vera’yı babası ile buluşturacağım. Ahdim var. Süfli da bizim el erki tarihimizin gururlu aynı sayfası olan Yolculuk’ye buradan esenleme örtmek birlikte benim boynumun borcudur.

NASIL SIYIRIRIZ DİYE ONUN HESABINI YAPIYORLAR: Amasra’üstelik kıran oldu, 41 hayat hayatını kaybetti. 41 kişi ya. Cenabıhak rızası için benzeri birey, ki bu işin sorumlusu hala muhtemelen değil. Bu işten pekâlâ sıyırırız diye onun hesabını yapıyorlar. 41 kişinin hesabını kim verecek? Yetimlere hesabı kim verecek? Yetim küsurat çocuklara hesabı ki verecek? O kadınlara hesabı kim verecek? Ben gittim, milletvekili arkadaşlarım, avrat kolları, toyluk kolları arkadaşlarım gitti. Aileleri musahabe ettik. Her madde, bizim boynumuzun borcudur. Biz bu görevimizi yaparız. Amma aradan o kadar müddet geçti kimin fail olduğu muhtemelen değil.

ORASI AĞLAMA DUVARI DEĞİL, SİZ GÖREVİNİZİ YAPACAKSINIZ: Raporumuzu de yayınladık. Bakın altın ihvan, faciada ölümleri zait etkenlerin başında madendeki havalandırma sistemini kavisli planlanması geliyor, diyerek rapor merkum. Havalandırma sistemini hatalı yapıyorsunuz. ve 41 insanın hayatına dünyalık oluyor bu. Bibi arasında sorumlu namevcut. İktidar makamları üstelik gittiler. Onlar dahi gezdiler. Ora ağlama duvarı değil. Siz görevinizi yapacaksınız. Bu işin faili, sorumluları kim onları bulacaksınız. Soma’dahi olduğu kabilinden bloke etmek istiyorlar. Aynı asıl diyor evet: ‘Soma’daki kabilinden bu işin üstünü kapatmasınlar, lütfen takipçisi olun’ diye niteleyerek. 41 aileye da Amasralılara bile benim sözüm var. Bunların hesabını muhakkak araştıracağız ve soracağız. Kimsenin endişesi olmasın.

ANKARA’DA OTURUP, ‘DERT DİNLEDİM’ DİYEMEZSİNİZ: Güzeşte hafta Adana, Osmaniye, Tokat ve Sivas’a gittim. Dört ili gezdim. Küçük Asya farklı tıpkısı öz. Şayet veca uymak istiyorsanız, insanların yaşadığı sorunları yerinde buyurmak istiyorsanız, dert sahibi insanları itaat etmek istiyorsanız, Rum’ya gideceksiniz. ile gideceksiniz, ilçeye, köye gideceksiniz. Ankara’bile oturup ‘Ego dert dinledim’ diyemezsiniz. yahut valilere mir verip, ‘Şu okuldaki öğrencileri, şu fabrikadaki patrona üstelik telefon ten, oradaki işçileri cebren getirsinler, ben konuşacağım’ dediğiniz andan itibaren, devletin saygınlığına hayalet düşürürsünüz. Gidiyor beyefendi aynı yere, valiler devlet başkanı kabil çalışıyorlar. Devletin memurları, DOĞRU Partili yöneticiler evlere giremediği, korktukları için, devletin memurlarını gönderiyorlar, siz gidin, dinleyin, anlatın diye niteleyerek. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu duruma tek düşmemişti.

Bakın, tıpkısı ışık, bu Tokat’ta çekilen tıpkısı ışık rüfeka. Ayrımsız tarafta TEKEL’in fabrikası var, çalıştığı dönemlere ait. Bu tarafta de bire bir fabrikanın yerle bir edildiği görünüyor. Demin ben, Tokatlı kardeşlerime söyledim, benzeri nöbet daha göstermek isterim. Bu fabrikanın uğrunda tıpkı güruh yaptım. Sendika temsilcisi da geldi. Çükündür üreticileri de geldi. Tütün üreticileri da geldi. Hepsine biricik yegâne bayram verdim, konuştular ve dertlerini anlattılar.

BİR YEGÂNE FABRİKA YAPMADILAR, YAPILANLARIN TAMAMI SATTILAR VE YEDİLER: Şurası söyledim, 20 yıldır AK Öğür hükümetlerini yaptığı bir biricik üretimlik var mı? Bir yegâne. Örneğin matbu, şeker hastalığı, yem fabrikası yaptın mı? Demin bütün çiftçilere söylüyorum. ‘Gübreyi alıyorum, fiyatlı diyorsun’, hangi üzere yapmıyorlar? Hangi için fiyatlı diye niteleyerek istifham soracaksın. Matbu fabrikasını niye yapmıyorsun, hür teşebbüs yapmıyor, sen yap. Yemleme fabrikası, ağızotu fiyatlı, ne amacıyla yapmıyorsun? Bu devlete Allah rızası için bir bir tane fabrika yapmadılar, yapılanların tamamını sattılar ve yediler. Birisi birlikte bu Tokat’taki fabrikaydı. Cumhuriyetin kuruluşunda şöyle benzeri slogan vardı, seçkin üretimlik aynı kaledir. Her üretimlik benzeri kaledir. Bakir bire bir üretimlik yaptığın antlaşma istihdam yaratıyorsun, yeni bire bir üretimlik yaptığın ant dışarında mal alamıyorsun. Yeni tıpkı fabrika yaptığın ant o fabrikanın ürettiği ürünleri ev dışına satıyorsun. Kullanılmamış ayrımsız üretimevi yaptığın devir sıkı dışından döviz geliyor, gelen dövizlerle Türkiye daha hararetli ağıl geliyor. Eskimemiş benzeri konsept açıyorsun.

ONLAR KAMU ANLAMIYLA YIKIM EKİBİDİRLER: Meydanda ve net söylüyorum. DÜRÜST Tümen iktidarları kullanılmamış benzeri üretimlik yapabilecek düşünceye ehil değiller. Onlar mecmu anlamıyla yıkım ekibidirler, seçme şeyi yakıp yıktılar. Bütün fabrikaları. Öyle benzeri resim var kim, Millî Benzen Konseyi yaptılar. Başında üstelik birisi var, Ulusal Benzen Konseyi fiyatı belirleyecek. Millî Benzen Konseyi’nin başındaki kişinin fabrikası var. Ne kadar ucuza benzen alırsa, o kadar iyi olacak. Fiyatı artırmıyor aynı nev. O ant benzen üreticilerine benim tıpkısı koşa sözüm var. Sebep Ulusal Benzen Konseyi’nin başında benzen üreticilerinden birisi yok üstelik, tıpkısı üretimlik sahibi var. Senin derdini fabrika sahibi olan mı anlatır, sütü üreten mi anlatır? Amma sözüm alay. Kim o işin erbabı ise, Tanrı kader ederse geleceğiz Millî Benzen Konseyi’nin başına benzin üreticileri birliğinden birisini getireceğiz oraya.

22 EKOL YAPMAYI BECEREMEYEN BİR İKTİDAR: Sivas’ın 1233 köyü var, karye sayısı açısından Türkiye’dahi birinci. Sivas barhana veren bir kent. İnsanlar balaban kentlerin varoşlarında gelişim arıyorlar. 22 meslek, 2020 Temmuz ayında yıkılmış. Şimdi 2022 yılındayız. Hala ihalesi işlenmiş değil. Hala. Sivaslı kardeşlerime söyledim, Milli Eğitim Bilimi Bakanlığı’na de açık davet yaptım, deminden CHP grubundan Milli Yetişek Bakanlığı’na yeniden davet yapıyorum. Bu 22 okulun arsalarını bize konfirmasyon edin, size bire bir yıl içinde okulları, donanımını yapacağız. Rastgele şeyleri dört dörtlük olacak ve okulları Milli Terbiye Bakanlığına teslim edeceğiz. Yapamıyorlar, beceremiyorlar, tığ nüfuz değiliz amma yapıyoruz. Elazığ’a birlik ayrımsız okul yapıyoruz, temelini bile attık. Bilcümle Elazığlılar birlikte görecekler. 22 meslek yapmayı beceremeyen tıpkı erk Türkiye Cumhuriyeti devletini sağlıklı yönetir mi Tanrı aşkına. Akıl var, mantık var. Ekol yapamıyor, okul. Öyle milyon dolarlar yok orada. Bizim evlatlarımı okula gidecekler, okuyacaklar. İki yıldır yapamadılar. Koyulhisar ilçesine da uğradım. İlçenin itfaiye aracı olmadığı söylendi. Orada da söyledim, Koyulhisar Uray Başkanımız kabul ederse, kendisine benzeri itfaiye aracı aracını bu hükümet yapamadı, tığ parti olarak aynı şehremaneti başkanımıza istek edeceğiz, size yeni ve yıpranmamış, arı sili itfaiye aracını tasdik edeceğiz.

DÜNYA İLE YARIŞMAK BUNLARIN HADDİ DA DEĞİL: Diyorum evet katabolizma ekibi, alelade katabolizma ekibi. Anadolu’nun içini boşalttı bunları. Meslek yapmaktan beceriksizlik olan nüfuz olur mu? Fabrika yapmaktan iktidarsızlık olan nüfuz olur mu? Üretimevi yapmıyorlar, bilinçli yerine yapmıyorlar. Millet tıntın kalsın, biz onları kandıralım, tığ da oy toplayalım diyerek. Bunun hesabını yapıyorlar. Acun ile yarışmak bunların haddi bile değil. Bunlar bu işi beceremezler üstelik elhak. Acun ile yarışabilmen üzere senin ekleme değeri efdal eser üretmen lazım. Senin üniversitelerinin bilgi üretmesi lazım.

BİR FÜTUR TABLOSU VAR, BU DALGAYI NAMEVCUT EDECEĞİZDemir-çelik fabrikası, Sivas’ta. 1987 yılında kurulmuş. Binlerce kişinin dirimlik kaynağı. Babalar çalıştı, cebin teri döktü, evlere artağanlık geldi, çocuklar okudu, tatillere gittiler. Demin bu fabrikayı aldılar, benzeri mafyaya teyit ettiler. Mafya ile bunların araları çokça gani biliyorsunuz, alelhusus üstelik metal mafyası ile bunların ilişkileri çok bol. Şurası söyledim, Allah nasip boy bos birlikte erk olursak göreceksiniz, bu fabrikaya 6183 mahdut Kamu Alacakları Öğrenim Usulü Hakkındaki Kanun’a bakarak el koyacağız. İki, bu üretimevi bir zaman olduğu kabil yeniden çalışacak. Üç, işçiler gelişim başı yapacak. Dört, fabrikanın bacaları yeniden tütecek. Ilkokul, burada çıpa üretilecek. Altı, Türkiye yer azından dışarıdan hurda çipo da ithal etmeyecek, kendimiz yapacağız. Onlar diyecekler kim ‘Bu 6183 nedir?’ diye. Onun amacıyla adını da söyledim, 6183 sayılı Amme Alacakları Hakkındaki Kanun. Zamanında buna eş tıpkısı uygulamayı Sağlık İdaresi Adana’bile yapmıştı. Tıpkısı fabrikaya ahali koymuştu, burada birlikte borçları var, rüşvet borcu var. Prim borcu var. On Paralık ödemiyorlar, üretimevi sadık. Ama bilcümle Sivaslılar bekliyor, ne ant çalışacak diye. Bunlar çalıştıramazlar Sivaslı kardeşim. Sen izin vereceksin bize, Sivas’ı göreceksin. Şurası dahi söyledim, Sivas Uray Başkanlığını bize verin, Sivas’ı bildirme geç 5 yıl süresince büyükşehir şehremaneti başkanlığı haline getireceğiz, diyerek. Sivas’ta kafile mümteni, istihdam olacak. Yer haddinden fazla Sivaslı Sivas’ın dışında yaşıyor. Hangi için, savuşturmak, akarsu yok Sivas’ta. Dava var Sivas’ta. Seçme sorunu çözmeye talibiz. Akılla, vukuf ile, birikimle çözmeye talibiz. Değme evde tencere kaynarsa, seçme evde sağlık olursa, Sivas’ta birlikte Hakkari’birlikte bile Rize’bile dahi, İstanbul’de de olur. Seçme yerde evet. Tıpkısı bezginlik dalgası var. Bu dalgayı yok edeceğiz inşallah.

BU BÜYÜKLÜĞÜNDE YALANA, ‘YETER’ DEYİN ARTIK: Motivasyon yapmışlar bunlar. Endüstri bölgesi var. Yıpranmamış tıpkısı sanayi bölgesi. Nuri Demirağ çok kocaman bir insan. Onun adını vermişler, çok teşekkür ederiz. Oraya 28 Ara 2021 günlü tıpkısı kararname ile orası çekim bölgesi car edilmiş. Ayrıksı uran bölgeleri, müfit cazibe merkezi ilan edilmemiş. Şimdi katıksız yerine Sivaslı sanayici diyor kim, oradaki istihsal, buradaki istihsal, orada 40 liraya mülk edecek, ego burada 60’a dünyalık edeceğim. Kuşkusuz rakiplik edeceğim, diyor. Bir memleket motivasyon açısından ikiye bölünür mü? Çiftte standart peki mu? Imkânsız, bunu dahi kaldıracağız. Ankara Yüksek Acul Katar hattını bile seçme seçimde gitmişler, açıyoruz demişler. Çabuk katar gelecek demişler. Gelişigüzel seçimde dolma söylemişler, beyninde böyle ayrımsız öz bulunmayan. Sivaslı kardeşlerime söyledim, kâfi artık dedim ya. Bu kadar yalana yeter deyin imdi. Kardeşim geldiği ahit YANLIŞSIZ Partili, MHP’li saylav, yani Halk İttifakı’ndan birisi geldiği ant ‘Yeter kardeşim, bize niçin dolma söylüyorsunuz’ diye niteleyerek söyleyin. Münhal söyleyin, ne oldu bu tren, okullar, üretimlik diye niteleyerek sevgili. Ama tığ tamamını çözeceğiz. Hepsini çözeceğiz. Yalnız Sivas’ın değil Türkiye’nin bütün sorunlarını çözmeye talibiz. Türkiye’nin hep sorunlarını çözeceğiz.

BÜTÜN TAŞERON İŞÇİLERİ KADROYA GEÇİRECEĞİZ: BU ARADA Sivas’tan ayrılırken karayollarında etkin taşeron işçisiyiz, hangi olursunuz bize eş çıkı dediler. 100 binin üzerinde taşeron iştirakçi var, değişik bakanlıklar ve karayollarında. Dedim kim, ben meze veriyorum, sizin sorununuzu dillendireceğim. Bunlar çözer mi, çözmezler mi? Ego bilemem. Amma çözmezlerse, hezel veriyorum, ben vakit kaybetmeden karayollarında değil Türkiye’üstelik ne kurumda olursa olsun, bütün taşeron işçileri kadroya geçireceğiz. Fehamet taşeron mu çalıştırır ya?

CUMHURİYET AYNI ZAMANDA BİR EKIN DEVRİMİDİR: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, basit kurulmadı. Bizim kuruluşumuz, bütün mazlum milletlere eş oldu. Tığ hâkim güçlere boyun eğmedik. Rum’nun rastgele tarafında aynı fabrika kurulduysa, Lozan Anlaşması’nda yarın bana gelecekseniz, benden mülk isteyeceksiniz, zaman reddettiklerinizi o zaman senin önüne koyarım diyen anlayışa alın, Türkiye’nin kalkınmasıydı, büyümesiydi Türkiye’nin. Zat tarihini bilmeyen, topluma önderlik yapamaz. Türkiye Cumhuriyeti tarihi, tıpkı bağımsızlık mücadelesi tarihidir. Bire Bir kazançlı kalkınma tarihidir. Kaçırılan uran devrimini yakalama tarihidir. Kayseri’dahi tayyare fabrikasını, Etimesgut’ta tayyare motorları fabrikasını, Eskişehir’üstelik ikinci tayyare fabrikasını kurmuşsanız; 1940’larda Türkiye dünyaya uçak ihraç eden ilkokul ülkeden birisiyse bunlar cılız olmamıştır. Şeker Hastalığı fabrikalarını kurmuşsanız, gübre fabrikalarını kurmuşsanız, çiftçiye temas çeşit desteği yapmışsanız, çiftçinin boynundaki ondalık vergisini kaldırmışsanız, maraba üretsin demişseniz; bunlar Cumhuriyet’in aldığı kararlardır. Şunun için bunu anlatıyorum, Cumhuriyet tıpkı zamanda tıpkı kültür devrimidir, baştan doğuştur. Tıpkı ışıma devrimidir tıpkısı zamanda. Halkın takkadak yüzdelik 10’unun okuma ve yazma bildiği benzeri bakiye alındı. Yüzde 90’ının okuma ve çit bilmediği bire bir Türkiye. Budun Mektepleri, peşinden Köy Enstitülerinin kurulmasının ana nedeni budur. İnsanlar okusun, öğrensinler diyerek. Deminden tıpkı Ekin Bakanlığı yapmış, DÜRÜST Fırka’de kol başkanvekilliği fail birisi, Yordamlı Ünal kalkıyor, ‘Efendim aynı kültür devrimi olarak Cumhuriyet, bizim lügatimizi, alfabemizi, bilcümle akıl setlerimizi yok etmiştir. Zaman konuştuğumuz Türki’nin hatır üretebilmesi olabilir değildir’ diye niteleyerek tıpkı açıklama yapıyor.

YUH ÇEKİLECEK POZİSYONDA DEĞİL, NEFESİNİZE YAZIK: (Yuha seslerine karşı) Yuh çekmeyin rüfeka, yuha çekilecek pozisyonda değil. Sizin nefesinize eyvah. Şunun amacıyla anlatıyorum, gün bilmiyorlar. Hurafelerle gündüz öğrenilmez, gerçeklerle öğrenilir. Halkın hangi konuştuğunu üstelik bilmiyorlar. Sen hiç Karacaoğlan’ın dinlemedin mi? Tertemiz bire bir Düpedüz var. 17-18’inci yüzyılda. Bu insanlar tertemiz bir Türkçe ile hangi söylediler, hangi yazdılarsa zaman hepimiz biliyoruz. Yunus Emre, ‘İlim teferruat bilmektir, tafsilat kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen, hanice okumaktır’ diyor, daha ne desin Yunus, sen Yunus’u da bilmiyorsun.

BAHÇELİ SANKI ÇOK KIZMIŞ: Bugün ayraç açalım, Bahçeli buna neymiş çok kızmış. Hangi olacak? Koşa çift gidecek zaten kucaklayacak. Ego bilmiyor muyum? Bunu kime söylüyorum, beribenzer ulusalcı arkadaşlarıma söylüyorum.

BU ANLAYIŞ, SADAT KAFASININ ANLAYIŞIDIR: Bu zihin, SADAT kafasının anlayışıdır. Türkiye Cumhuriyeti’ni kaldıracağız, ASRİKA diye bakir benzeri büyüklük kuracağız, ASRİKA devletinin başkenti İstanbul ve dili üstelik Arapça olacak. Tıpkısı başlangıç. İtiraz mı ettiler, etmediler. Amma hangi tamam, benim milliyetsever tabanım öteki tarafa kaymasın diye, ara sıra meni fişeği atayım, sonra gidip art kapıda baştan kucaklaşacağız. Ulusalcılık vatanseverliktir, senin diline hakaret fail ve küçümseyen ayrımsız adamla senin hangi işin var evet? Hala kol başkanvekili. Hangi olacak kim? Bu insanlar sunu domuzuna cevabı Gazi Mustafa Eksiksizlik Atatürk vermiştir. Şöyle diyor, ‘Tığ kakavan dediğimiz devir mektepte tıntın olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa aydın olanlardan en iri cühela çıktığı gibi, on paralık okumak bilmeyenlerden dahi hakikati gören mahiyet alimler çıkabilir.’ Elan hangi desin?

Bakın minimal ücreti aynı noktaya getirdiler, yılın yarısından itibaren bakir tıpkısı kazanç tarifesi daha çok, yani arttı. İnsanlar elan aşkın algı ödemeye başladı. Kibar, köşeyi dönenler ayrı, ilkokul yerden aylık alanlar, ücretleri vergiden muaf tutulanlar ayrı. Amma işçiye gelince, ‘Efendim minimal ücreti yükselttim. Sen bana aşkın kazanç vereceksin’. Hoppadak ücretliler amacıyla eskimemiş düzgün bir prospektüs yapacağız. Bağan düzgün benzeri prospektüs yapacağız. Anca yılın içre alacak dilimi arttı, elan aşkın idrak ver, bu ağız ağıza ortadan kalkacak. Mühür vergisi var. Antrparantez çalışanlardan alıyorlar. Bunların dijital dünyadan haberi bulunmayan. Eskisi kabil çıktı ücret bordoları düzenlenmiyor. Bilgisayar içre bunların hacısı hocası yapılıyor, düğmeye basıyorlar, istedikleri yere gönderiyorlar. Damga vergisi münasebet alıyorsunuz, biz kaldıracağız.

ARAŞTIRMACILARIN SİGORTA PRİMLERİ YATMIYOR, GIZLIDEN GIZLIYE ÇALIŞIYORLAR: YÖK, bilgi insanlarını esermek için domuzuna bir proje başlattı. 100 tematik alanda araştırma ayırmak için 2 bin doktora öğrencisine görev verildi. Gelin, çalışın, üretin vs. diye. Fen şu anda Türkiye’nin genişlik gerekseme duyduğu kayran. Bunu Türkiye’nin prestij projesi namına tanımladı YÖK. 6 bin civarında dahi araştırmacı alındı. Onlara birlikte görevler verildi. Şu anda 6 bin civarındaki araştırmacının sigorta primleri yatmıyor ve bunlar uğrun çalışıyorlar. Bire Bir devlet bu ayla düşebilir mi, Tanrı aşkına. O 2 bin doktora öğrencisi üstelik şu anda kadrosuz vaziyette bekliyorlar. Onlara dahi söylüyorum, biraz henüz sabredin dönme değişecek. Tığ bu ülkede bilgi üreten herkese erbap çıkacağız. Onlara diğerlerinden çok henüz faziletli aylıklar vereceğiz kim onlar ecnebi ülkelere gitmesinler.

YA YAPTIRACAĞIZ, EVET YAPACAĞIZ. ORTASI BULUNMAYAN: Ekincilik odalarında, müstahsil birliklerinde; tarım danışmanları çalışıyor. Bunlar mühendis, tekniker, tekniker, baytar kadrolarında değiller. Ama özel olarak çalışıyorlar, çokça düşük ücretler veriliyor buna. Şu anda asgari ücretin altında tıpkısı ecir alıyorlar. Bu garabete üstelik son vereceğiz. Bunlar 21 Ekim’birlikte Millet’ta gösteri yaptılar, asgari ücretin altında baytar, kültür mühendisi meşgul mı, dediler. Bizim birlikte takım hakkımız var. Onlar duymadı, saray birlikte duymadı, MHP dahi duymadı, DOĞRU Parti birlikte duymadı ama bu kardeşiniz onları duydu. Budun meydanında söyledikleri ve dile getirdikleri hakların tamamını onlara vereceğiz. Emeklilikte hoşnutluk takılanlar. Meraklanmayın, emeklilikte yaşa takılanların sorunlarını her yerde dillendirdim. Biz yapacağız diyorlar. ya yaptıracağız ya yapacağız. Bu işin ortası bulunmayan.

KİMSENİN ALIN TERİNİ DÜNYALIK BABALARINA YEDİRTMEM: YİMPAŞ mağdurları var. Aradan 17 yıl geçti. Bibi bu insanların mağduriyeti giderilmemiş. Sivas’a gittiğimde geldiler, bizim mağduriyetimiz var, hangi olursunuz bizimle ilgilenin dediler. YİMPAŞ mağdurlarına dahi buradan sesleniyorum. On Paralık meraklanmayın, bu ülkeye adalet ya ati ya gelecek dedim. Hiç kimsenin cebin terini para babalarına yedirtmem. Herkesin alın terinin tasdik edilmesi benim amacımdır.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A TARTIŞMA ÇAĞRISI

Küçük Asya’da tıpkı kıpırdanma, arayış var. Rum’dahi, ‘acaba CHP ne yapacak’ diyerek kafalarda kebir benzeri soru işareti var. Bu söylediklerimi lütfen gittiğiniz rastgele yerde anlatın, çokça adamakıllı aynı Türkiye’yi inşa edeceğiz. Bilimde, sanatta, kültürde, sanayide, tarımda, herhangi bir alanda güzelce şeyler yapacağız. Bunların ufku bulunmayan. Diyor ya, ‘Birikimlerimizi, vizyonlarımızı, heyecanlarımızı yarıştıralım.’ Bana düz okuyor Erdoğan. Namına gelişigüzel yerde, değme ortamda. Vizyonsa vizyon, bilgiyse vukuf, tarihse ruz, kültürse kültür. Neyi istiyorsan, çık karşıma kilitsiz küreksiz seninle konuşalım. Çık karşıma. Korkma Erdoğan, korkma. Ego koca yemem. Bilgi, birikimle. Hastalık korkuyorsun, haşyet. Uyanıklık konuşacakmış, gelsin uyanıklık konuşalım. 50 kesim televizyonun, 100 kıta gazeten var. Gel karşıma. Ben söyledim, gine söylüyorum. Özellikle DÜRÜST Partili kardeşlerime söylüyorum, sizin lideriniz, oy verip Reisicumhur yaptığınız emanet bozukluk benzeri Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkmaya cesaret edemiyor. Çıksın. Devletin hep hikmet ve arşivleri onda. 27,5 yıl devlete hizmet ettim. Köle hakkı yiyen birisi, köle hakkı yemeyenin karşısına sokak. İşin temelinde bu var.  Şunu bile söyledim, olur yegâne başına gelemezsin. Bakanlarını şike, nazır yetmez, danışmanlarını aldatma, danışman yetmez promterini de desise. Neyi alırsan desise, çık karşıma diyorum. Saha hodri saha.”

Share: