Doç. Dr. Cüneyt Göçmez: “Ur bazı bazı hande krizi ile gelir”

“Tümör arada bir gülme krizi ile dirimsel”

” Sabaha akıllıca olan ve bizi uykumuzdan uyandıran mebde ağrıları bizi korkutmalı”

KAYSERİ – Us ve Asap Cerrahı Doç. Dr. Cüneyt Göçmez, akıl tümörünün kafatasında bulunduğu konuma bakarak farklı belirtileri olabileceğine özen çekerek, “Tümör zaman zaman bellek sapı kabilinden bölgeleri miktar kim hastalarda gülme krizi peki. Gülme krizi ile sağlık ve bu dahi aynı ur belirtisidir” dedi.

Geceleri uyku kaçıracak büyüklüğünde kırıcı olan sarrafiye ağrılarının ve alelhusus sabaha cebin gerçekleşen kafa ağrılarının güç olduğunu rapor eden Acıbadem Kayseri Hastanesi Düşünce ve Sinir Cerrahı Doç. Dr. Cüneyt Göçmez, bu nev ağrıları olan kişilerin bir uzmana başvurmasını söyledi. Dr. Cüneyt Göçmez, herkesin temel ağrısı yaşadığını belirterek “Kelle ağrısını çekmeyen yoktur. Ayrıca gâh erler yoğun yaşıyor. Fakat bizi uykumuzdan uyandıracak kadar kırıcı olan mir ağrıları tehlikelidir. Sabaha akıllıcasına olan çıban ağrıları bizi korkutmalı. Örneğin bir temel ağrısı akşama akla yatkın oluyorsa çok de kocaman değildir. Ancak uykudan uyandıran ve sabaha akilane olan temel ağrıları bizi endişelendirmelidir. Zira kafatası basıncının artması ile olan mir ağrıları genelde müvellidülhumuza seviyesinin düştüğü sabaha akla yatkın meydana gelir. Bu dert geceleri uykudan uyandırır. Bunların altında karın tümörü mümkün. Kafada kayran şamil bire bir oluşum türlü. O yüzden uykudan uyandırması ve sabaha alın olması önemlidir” dedi.

Bunun dışında kusmanın ve gaseyan sonrası rahatlamanın olduğu saksı ağrılarının üstelik incelenmesi gereken baş ağrıları türlerinden olduğuna değinen Doç. Dr. Göçmez mebde ağrısı ile birlikte müşahede bozukluğu, baş dönmesi, vücudun tıpkı yarısında dermansızlık ve idaresizlik hissi olması dahi kelle ağrısını elan heybetli bire bir ağıl getireceğini ifade etti.

“Hatır tümörü zaman zaman hande ile sağlık”

Kanı tümörlerinin seçkin devir veca yapmayacağını belirten Doç. Dr. Göçmez, us tümörünün arada sırada hatır sapını tuttuğunu ve bu nedenle hastalarda gülme krizleri meydana gelebileceğini söyleyerek, “Eğer iyicil ve bati büyüyen aynı tümörse bunlarda çoğu ahit veca görmüyoruz. Düşünce tümörü bulunduğu yere bakarak bulgular vermektedir. Söz Gelişi beynin ön kısmındaki tümörler genelde karakter değişikliği bize başvuruyor. Beynin canip kısımlarında temporal kesim dediğimiz kısımlardaki tümörler tutarık nöbetleri ile bize başvuruyor. Beynin kayırıcı tarafındaki tümörler görme kayıpları, beyincik bölgesindeki tümörler sarrafiye dönmesi ile karşımıza çıkabiliyor. Üste ur bazen hatır sapı kabilinden bölgeleri tutar kim hastalarda gülme krizi peki. Hande krizi ile gelir ve bu birlikte tıpkı ur belirtisidir. Rastgele akıl tümörü dediğimiz üzere saksı ağrısı yapmıyor. Özellikle kısık büyüyenlerde böyle ayrımsız sarrafiye ağrısı olmuyor” şeklinde konuştu.

“Ur göz sinirlerine etki yapıyorsa müşahede kaybı meydana gelebilir”

Tümörün göz sinirlerine sorumluluk yapması sonucu körlük ya birlikte müşahede kaybı meydana gelebileceğini tabir fail Doç. Dr. Göçmez “Hipofiz bölgesinde tıpkı tümör olduğu zaman bu bile ilk özellikle bize rüyet kayıpları ile belirti veriyor. Hipofiz bölgesi beynin madun kısmında ayn sinirlerinin hızla altında olan bire bir bölgedir. Bu tümör göz sinirlerine ağırlık yaparak, hastada frengi ile müşahede kaybı ile kendini gösterebiliyor. Bu durumlarda bile baş ağrısı olmayabiliyor. Bu bahsettiğim kritik baş ağrılarında hastalarımıza, katiyetle ayrımsız ehlivukuf nezdinde kanı MR’ı çekilmeli. Zira bu hastalıkları er yakalamanın otama açısında önemi var” dedi.

Tümörün küçükken yakalanırsa problemlerin dahi büyümeden tedavi sürecinin daha görgüsüz ilerleyeceğini vurgulayan Doç. Dr. Göçmez sözlerini şu şekilde noktaladı:

“Teknolojik gelişmeler ile akıl tümörlerinin tedavisi henüz üstelik bol ağıl geldi. Söz Gelişi hipofiz bölgesindeki tümörlere tığ burundan iç görüm ile giriyoruz. Kafatasında tek yer açmadan hoppadak koku alma organı eliyle bu tümörleri boşaltabiliyoruz ve bu hastalar ertesi dolaşma şen bir şekilde zat işlerini kendileri yapabiliyorlar. Biraz çevrim sonradan dahi taburcu oluyorlar.”