Yer Sarsıntısı bölgesindeki kırıklar üstünde su birikintilerinin oluştuğu tayin edildi

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta meydana mevrut depremlerin peşi sıra bölgede araştırma fail akademisyenler, yüzeydeki kırıkların üzerinde akarsu birikintilerin oluştuğunu, yıpranmamış su kaynaklarının ortaya çıktığını tespit etti.

Gaziantep’teki evinde 7,7 büyüklüğündeki depreme yakalanan Hakkari Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Nuri Bodur, Orta Doğu Maharet Üniversitesi Yer Bilimi Mühendisliği Kürsü Başkanı Prof. Dr. Erdim Bozkurt ve Çin’in Wuhan Üniversitesi Saha Bilimleri Fakültesi Asistan Johnathson Meng ile Kahramanmaraş ve Gaziantep’in ilçelerinde kayran çalışması gerçekleştirdi.

Yaklaşık iki hafta boyunca yıkımın sunu haddinden fazla olduğu bölgelerdeki fayların geçtiği güzergahlarda oluşan satıh kırıklarını ve hasar gören binaları inceleyici vukuf insanları, hareket dolayısıyla yer yüzünde gelişen ayrıksı olayları üstelik gözlemledi.

Yaptıkları incelemelerle ilgili tespitlerini AA muhabirine anlatan Bodur, depremin etkisinden birkaç de olsa kurtulduktan bilahare Gaziantep ve çevresinde fayların geçtiği bölgelerde sarsıntının etkilerini araştırmaya yönelik çalışmalara başladıklarını söyledi.

Depremin yer bilimsel yapılarda ve yerleşme yerlerinde meydana getirdiği hasarları gözlemleme imkanı bulduklarını belirten Bodur, “15 zaman sahada mesai yaptık, 15 çağ elan düzentileme yapacağız. Bu çalışmalarda Elbistan, Nurhak, Gölbaşı, Pazarcık, Narlı, Beyoğlu, Şekeroba, Türkoğlu, Nurdağı ve İslahiye’deki kırılma zonunun olduğu alanlarda, ovalarda fayın geçtiği noktaları inceleme ve değişimleri ölçme fırsatı bulduk. Ovalarda kâin kamu yerleşme yerlerindeki yapılar yüzde 95 oranında yıkılmış durumda. Ovaların yer sarsıntısı açısından balaban nâr yer ettiğini senelerce jeolog meslektaşlarımla gelişigüzel bütün dile getirmeye çalıştık.” dedi.

“Dünyada eşi bire bir görülmeyen depremler silsilesiyle yüz yüze kaldık”

Fayların geçtiği yerlerde kütle hareketleri, devasa kayaların köy ve yer yollarına düşmesini, toprak kaymalarını, satıh kırılmaları ve burkulmalarını gözlemlediklerini anlatım eden Bodur, şöyle devam etti:

“Yüzeylerdeki kırıklar üstünde tıpkı bando gölcüklerin, yıpranmamış su kaynaklarının ortaya çıktığını gördük. Alelhusus Elbistan’dan İslahiye’ye kadar uzanan bölgelerdeki tarla, bina, binaların duvarları, öz boyları ve sulama kanallarında 6,5 metreye varan çok sayıda düz değişimlerini, ötelenmeleri izledik ve ölçtük. Zeminin özelliğine kapalı olarak bu değişimlerin averaj 3-4 metre beyninde değiştiğini tespit ettik. Dünyada eşi aynı görülmeyen depremler silsilesiyle yüz yüze kaldık. Çok iri tıpkı kıyamet. Tanrı devletimizin yardımcısı olsun. Devletimiz personeli, ekipmanları, araçlarıyla bölgelere ulaşmaya çalıştı. Bir mızıka teessürat gibi. Bu çok balaban benzeri deprem. Bu depremde giderek her yere yansımak kabil olmayabilir. Nahiye büyük tıpkı hasara uğradı.”

Artçıların 6 ay ile aynı yıl arasında devam edeceğini düşündüklerini dile getiren Bodur, yerleşme alanlarını “zamanında hareket oldu, çıktı imkânsız” mantığıyla seçmemek, hayat alanlarının fay hatlarının geçtiği yerlere, göl, nehir ve deniz kıyılarına kurulmaması gerektiğini vurguladı.

Hakkari bölgesinden güzeşte faylara bile değinen Bacaksız, şunları aktardı:

“Hakkari bölgesin fay açısından yaşayan ayrımsız nahiye. Yüksekova, Şemdinli, Başkale ve İran’daki Salmas faylarının deli dolu olduğunu biliyoruz. Bu faylarda erke birikimlerinin olduğunu düşünüyoruz. İstanbul ve İzmir’de olduğu kadar mikrobölgeleme çalışmalarının uzun namına bütün ülke ve ilçelerde yapılması gerekir. Ayrımlı üniversitelerden arkadaşlarımızla birlikte Hakkari’nin depremselliği yönünde tıpkı faaliyet yapmayı planlıyoruz. Buna benzer tıpkı çalışmayı Kahramanmaraş’ta dahi yürütmüştüm. Bu emek 4 sene sürdü. Bu çalışmayla kavuşum hareketi, akarsu kaynaklarının apansız değişimleri ve açığa çıkan gazları istimara imkanı bulmuştum.”

Share: