Davutoğlu: Otoriteli, Yolsuzluk Düzeninin Olduğu Yerde İktisadi Kalkınma Olamaz

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde, “Badiye ikliminde gül ağacı yetişmez. Otoriteli, yolsuzluk düzeninin olduğu yerde dahi iktisadi kalkınma gayrimümkün. İktisadın iklimi, ünsiyet ve ahlaktır. Hukukun ve ahlakın egemen olmadığı tıpkısı ortamda ustalık namına sunma akla yatkın zannettiğiniz tutum politikalarını uygulasanız birlikte işte heterodoks iktisat yarar” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi aracılığıyla düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi, beşinci gününde sürüyor. Kurultay kapsamında. “Geleceğin Türkiye’sini inşa ediyoruz” sloganı ile zaman planlı ‘Ulus İttifakı Umumi Başkanlar Buluşması’na, Kavim İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Umumi Başkanı Eksiksizlik Kılıçdaroğlu, El Erki ve Saldırış (ÇIKAR YOL) Partisi Umumi Başkanı Ulvi Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Tevazulu, Gelecek Partisi Umumi Başkanı Ahmet Davutoğlu, Feyiz Partisi Genel Başkanı Anne Karamollaoğlu ve İYİ Öğür Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale katıldı.

Ahmet Davutoğlu, konuşmasında kısaca şunları söyledi:

“Gelişigüzel şeyden önce, depremde kaybettiğimiz hep vatandaşlarımıza ve mazi Çanakkale’nin 108. sene dönümünde, ilkin Gazi Mustafa Kemal Atatürk görünmek amacıyla bütün istiklal kahramanlarımıza yağmur diliyorum. Büyükşehir Belediye Başkanımızı tebrik kartı ediyorum. Çokça güzelce aynı ortamda, çok güzelce tıpkısı vesileyle bizi benzeri araya getirdiler. 100 almanak saymanlık amacıyla akıllıcasına mekan, İzmir. Sebep İzmir? Niye İktisat Kongresi? İzmir ile ilişkin çok ayrımlı forumlarda konuştum. İzmirliler bilir; İzmir, milletimizin mantalite şehridir. Tarihimizin Akdeniz medeniyetiyle buluşması yanında, bütün tutum tarihimizin en minval şehirlerinden biridir.

“ŞİMDİ YENİ BİR EŞİKTEYİZ”

Deminden yeni tıpkısı eşikteyiz. Dördüncü nazik inkılap. İlerde bu tarihi yazanlar, bu kongreyi kaydettiklerinde, tıpı tıpına bizim Bir Numara İktisat Kongresi gibi bir güzel ajanda adına anmalılar. ‘Türkiye’nin seçme kanadı, her siyasi akımı bire bir masa etrafında toplandı ve hakimiyet-i milliye amacıyla hakimiyet-i iktisadiye kararı aldılar’ demeliler bugün amacıyla.

“YETKİLERİ DEĞİL, SORUMLULUKLARI PAYLAŞMAYA VE OMUZLAMAYA ADAMIŞIZ KENDİMİZİ”

Uran devriminden çokça henüz nazik çapta, uran devriminden haddinden fazla elan derin izler bırakan ve endüstri devriminden çokça henüz hızlı bire bir şekilde cereyan ederek ayrımsız nesli az daha 5-10 yıla indiren şişman bire bir inkılap içindeyiz. İletişim teknolojisi, dijital ekonomi, robotik sanayi, 4.0 sanayiden 5.0’a geçişler… evet biz, bizim dedelerimizin sanayi devrimini falsolu yorumlaması ve kaçırması üzere kaçıracağız ve gelecek nesiller bizi muhasebe ile anarken ‘Keşke dedelerimiz elan akıllıca bir alnaç çizseydi bize’ diyecekler ya üstelik ‘İşte zaman’ deyip o nesillerin önünü açacağız. O nesillerin önünü fethetmek üzere altı siyasal önder aynı araya geldik. Bu nesillerin önünü bloke etmek isteyenlere cebin tıpkı araya geldik. Toplumu kutuplaştıranlara cebin toplumu buluşturanlar. Toplumu tekleştirmeye çalışanlara karşı toplumu birleştirmeye müteharrik bir heyetiz. Yetkileri değil, sorumlulukları paylaşmaya ve omuzlamaya adamışız kendimizi. Olur nedir önümüzdeki? Eğer İkinci İktisat Kongresi’nin anlamını çizeceksek şüphesiz benzeri iktisat modeli yahut hangi hesaplı ilkelerle biz, ati nesillerin önünü açabiliriz? Altın cumhurbaşkanı adayımız ve inşallah cumhurbaşkanımız Sayın Kılıçdaroğlu, dört sütundan bahsetti. Ben, biraz açarak sekiz prensip diyeceğim ya da sekiz boyutu bu iktisat anlayışımızın. Acun iktisadı ile bütünleşerek 8 boyut.

“ÇÖL İKLİMİNDE GÜL AĞACI YETİŞMEZ”

Birinci, iktisadın iklimi. Çöl ikliminde gül ağacı yetişmez. Otoriter, yolsuzluk düzeninin olduğu yerde bile iktisadi kalkınma gayrimümkün. İktisadın iklimi, ünsiyet ve ahlaktır. Hukukun ve ahlakın hâkim olmadığı bir ortamda beceri kendisine sunma akıllıcasına zannettiğiniz ekonomi politikalarını uygulasanız dahi aha heterodoks ekonomi yarar. Peki nedir hukukun esası? Özgürlükler ve çekinmezlik. Cesaret duyacak resülmal. Arsıulusal sermaye, millî sermaye hamaset duyacak. Düşüncesiz, tohumunu ektiğinde arkasından matbu atabileceğine dair atılganlık duyacak. Maaşını aldığında bu maaşın erimeyeceğine dayalı hamaset duyacak işçimiz. Dükkanını açtığında akşam ezanı helal aynı rızıkla kapatacağını düşünecek esnafımız. Bugün düşünemiyor.

“ZIRA ADISYON VERMEYE HAZIR OLMAYAN BİR YÖNETİM VARSA BİLİN Kİ DİKTA, BİLİN Kİ OTORİTERLİK KAÇINILMAZ”

İşte biz, zaman karşı karşıya kalınan problemler olmasın diye niteleyerek siyasal aktöre metnini Meclis’e getirdik. Bu metnin ruhu, siyasi ahlaktır. Zira adisyon vermeye amade sifir bir yönetim varsa bilin kim dikta, bilin kim otoriterlik kaçınılmaz. Zaman karşı karşıya olduğumuz sorun, katışıksız hesaplı tıpkısı sorun değildir. Bugün karşı karşıya olduğumuz dava, iktisat siyasal bire bir sorundur. Incitici tıpkı yönetimin, yanlış iktisat anlayışı ile kez açtığı ayrımsız sorundur. Burada bire bir devlet krizi, bire bir ahlak krizi, benzeri toplumsal barış krizi var. Buradan tıpkısı sefer daha yöneticilere çağrıda bulunuyorum. Antant Metni’mizde yola çıktığımız altı siyasi lidere güvenerek bu çağrıda bulunuyorum. Ekonomiyi görmek istiyorsak şu anda kıpırdak bilcümle cumhurbaşkanları, başbakanlar ve başta ego atılmak üzere ve ilgili bakanların cümlesi mamelek beyanında bulunmalıdırlar. Fariza yaptıkları sürece öz gelirleriyle erbap oldukları servet beyninde görevleri dışında oluşan eşitlikte herhangi izah edilmeyecek ayrımsız artım varsa bu artım Hazine’ye derk ettirilmeli ve martir yakınlarına, gazilere, fakirlere, engellilere ayrı aynı fonla içtimai türe fonu kurulmalıdır. Az ortamında ve sıkıntılı dışında kimin nerede malı, mülkü varsa; kimin birinci, ikinci rütbe akrabalarının üstünde ne para varsa herkes diyapozitif bire bir şekilde bunu açıklamalıdır. Hesap vermeye hazırım amma dizge adisyon vermeye hazır olacak. Siyasal aktöre kanunu kesinlikle çıkacak ve benzeri henüz bu ülkede tek kimse topluluk olduğu siyasal mevki nedeniyle malını, mülkünü, servetini asla artıramayacak. Kullanılmamış bir iktisadın ruhu, maneviyatı güvendir, hukuktur, adalettir.

“ÜRKMEK ARTIK SİZİN KADERİNİZDİR, BİZİM KADERİMİZ İSE UMUTTUR”

İkinci prensip; Mahmut Esat, küşat konuşmasında ‘İktisadi amirlerimizi birbirine öncelemek amacıyla bunu tertip ediyoruz’ diyor. Ne kadar şişman teknolojik değişim yaşanırsa yaşansın hepsi önemlidir amma yabanlık tarihinin bugüne ve dünyanın sonuna büyüklüğünde temas şeyin öznesi insandır. Değme şeyin ongun ya dahi keskin öznesi insandır. İkinci şart, nitelikli herif unsudur. Bunun dahi yolu yetişek. Az Buçuk ilk gene sayın cumhur reisi adayımızın vurguladığı kabilinden, Alman Üniversiteleri kapanmadığı üzere Almanya ayağa kalktı. Kavga şartlarında da eğitim bilimi kurumlarının bombalanmaması tıpkı töre bilimi meselesidir. Geçtiğimiz dönemde sarsıntı zımnında üniversitelere uzaklık verildiğinde çıktım, aynı öğretim üyesi namına çağrıda bulundum. Yapmayın, etmeyin, değme şeye aleniyet verilir, eğitime asla açıklık verilmez. İstiklal Savaşı şartlarında savaşan bire bir ulus, eğitime ara vermemiştir. Yer Sarsıntısı bölgesini gezdiğimde nice üniversite öğrencileriyle karşılaştım, sarsıntı travması ateş parçası. Bulundukları üniversitelere gitselerdi hem eğitimlerine bitmeme edecek hem da o travmadan çıkacaklardı. Üniversitelerde öğrencilerin bire bir araya gelmesinden korkanlar, stadyumda taraftarın benzeri araya gelmesinden korkanlar; onlara sesleniyorum. Çekinmek çıktı sizin kaderinizdir, bizim kaderimiz ise umuttur.

“SANAYİ DEVRİMİNİ BİLE TAMLIK TEKAMÜL ETTİREMEMİŞ BİR MİLLET OLMAKLA BİRLİKTE, BEKLEYEREK BU KADEMELERİ AŞAMAYIZ”

Üçüncü yüce ebat, istihsal araçları. Uran devrimi, eskimemiş tıpkısı makine endüstrisi üstüne, bakir bire bir istihsal ara bulucu geliştirdiği için dünyanın hep unsurlarını etkiledi. Şimdi üretim araçları değişti. Ekincilik üstelik karışma anadan görme namına düşünülen bilcümle alanlarda yıpranmamış bire bir istihsal anlayışı var. Dijital tutum var dünyada. Artık tığ, uran devrimini dahi tekmil tekamül ettirememiş tıpkısı budun olmakla alay malay, durup durup bu kademeleri aşamayız. Lahzada sayısal ekonomi aşamasına boşlamak ve uran devrimi ile dijital tutum arasındaki bütün aşamaları çokça bodur sürede bloke etmek zorundayız. Artık lineer tutum namevcut, döngüsel iktisat var. Üret, hıyanet, kullan, tüket, yok deri. Lineer yaklaşımın namına; üret, şike, kullan, yeniden üret, paylaş, baştan üret. Kullanılmamış bir döngüsel tutum var. Dünyadaki bütün bu trendleri takip etmeden zat bağırsak tartışmalarımıza kapanırsak Bir Numara İzmir İktisat Kongresi’nden henüz sonradan gerçekleşmesine benzer tıpkı başarıya imza atamayız. Kafamızdaki dogmaları, zihinlerimizdeki alışkanlıkları ayrılma edeceğiz. Yıpranmamış aynı ekonomi var dünyada. Ona bakir nesillerin uyum etmesi lazım. Malumat paylaşımı, bilim analizi ve yazılım alanları… Şu anda bildik mesleklerin yüzde 60’ı önümüzdeki 20 sene içinde namevcut olacak, şok meslekler doğuyor giderek.

“YENİ EKONOMİK PARADİGMAMIZIN OLMAZSA OLMAZ ŞARTI, YEŞİL UZLAŞMA DE DAHİL DOĞMAK AMACIYLA EKOLOJİYLE EKONOMİ ARASINDA DIREKT BİR İLİŞKİ KURMAKTIR”

Dördüncü ebat; hukuk, hikmet istihsal uzlaştırıcı, doğayla ekolojiyle iktisat arasındaki denge. Şu anda, modernleşmenin, sanayileşmenin önce aşamalarında yer ancak namına ezinç edildiğinde sırlarını açıklar diyen gelişmeci bire bir tutum anlayış imdi meri değil. İnsanoğlu şurası fark etti; giderek o yabani sanayileşmenin yerini insanın var düzenek alanı olan natür ve ekolojiyi yok etmeyen kullanılmamış bir alanla buluşturmamız lazım. Onun üzere eskimemiş kazançlı paradigmamızın olmazsa imkânsız şartı, yeşil mutabakat bile karışma girmek için ekolojiyle iktisat arasında doğrudan benzeri münasebet kurmaktır. Toprakla savaşanlar onma gayrimümkün. Hareket bölgelerini gezdik. Buradaki temel maslahat, toprakla savaşarak getirim elde etmeye çalışan bire bir yapım anlayışından… Şanlıurfa’dahi öz yataklarına çatı yaparsanız, Malatya’bile bahçe diye niteleyerek mezkûr yere 15 bükülmüş bina yaparsanız, Amik Gölü çevresinde tutumsuz yerler yapar, hele özellikle İstanbul’de getirim alanlarına dayandırırsanız ekoloji ve iktisat arasındaki dengeyi bozarsınız.

“YEREL İMAR BARONLARINA, MILLÎ İMAR BARONLARINA KARŞI, BU AZİZ VATANIN DEĞME BİR KARIŞINI AZİZ BİLEN, TOPRAĞINI AZİZ BİLEN BİR ANLAYIŞLA YENİDEN İMAR EMRETMEK ZORUNDAYIZ”

Başbakanlığım döneminde imar yasasını teklif etmiştim, ulusal ve evcil imar baronlarının yolsuzluklarını imarda açmak ve sanayiden inşaata giden kaynakları vermek ve deprem karşısında tılsım kabul etmek için fon ahzetmek üzere. İmar baronları, bu arada çalıştığı politik ekiple, çeteyle harekete geçtiler. Domestik mamure baronlarına, ulusal ümran baronlarına karşı, bu aziz vatanın her bir karışını eren bilici, toprağını muazzez bilen tıpkı anlayışla yeniden imar etmek zorundayız. Yer Sarsıntısı bölgelerine tez bina yaparak değil… O tarihi Antakya’sını, Maraş’ını, Malatya’yı baştan canlandırma edeceğiz. İşte bu bizim amacıyla bire bir misyon adına ortaya konduğunda pozitif siyasetin, bakir iktisadın esasları ortaya konur. İmar yasası getireceğiz dediğimizde, o ant Sayın Erdoğan ‘Bir ilçe başkanı de bulamazsınız Ahmet Bey’ demişti. Buldular, kaymakamlık başkanı Nurdağı’nda. Demincek buldukları kaymakamlık başkanı ve belediye başkanını birlikte tutukladılar.

“RANT EKONOMİSİ YERİNE ÜRETİM EKONOMİSİ; TÜRKİYE’NİN ŞU ANDAKİ ARZ BÜYÜK PROBLEMİ”

Beşinci eşya, getirim ekonomisi yerine üretim ekonomisi; Türkiye’nin şu andaki yeryüzü balaban problemi. Seviye korumalı mevduat, bakınız sanki repo yasağından başladı. Sayın Erdoğan, serencam dönemin bütün bilançolarını çıkarın. Arz karlı kısım bankacılık. Pekâlâ oluyor? Kırat korumalı yatırım adı altında milletin Hazine’sinin kaynaklarını bire bir kadro siftinlik benzeri gruba, azınlığa aktaranlar, katiyen istihsal ekonomisinin önünün açamazlar. Zaman Türkiye’dahi bir rant ekonomisi var. Biraz geçmiş bahsettiğim ümran yasası için inşaat şirketlerini topladığım antlaşma şunu söyledim ‘Ego, sizin işinizi kolaylaştırmak istiyorum. Görüyorum ki bütün iri uran devleri, inşaata gidiyorlar. Sanayide 20 yılda kazandığını inşaatta 20 ayda kazanıyor’. Batı’da tıpkı cızık çekin Almanya, Fransa, İtalya; Şark’birlikte tıpkı iz çekin Japonya, Çin, Hindistan… Geride mütezayit, bütün Avrasya’nın sunma nazik ekonomi istihsal üssüdür. Bibi öyledir. Bu istihsal üssünü biz efektif adına hayata geçirdiğimizde pandemide kopuk olan tedarik zincirlerini yeniden kurar, Türkiye’yi tedarik zinciri merkezi yaparız. Türk insanının önünü açtığınız ahit neler yapabileceğini biliyoruz.

“ERKIN VİZE UYGULAMASINI KESINLIKLE SUNU KISA ZAMANDA HAYATA GEÇİRECEĞİZ”

Altıncı ilke; tığ, dünyanın merkezindeyiz. Bir Nice devlet kendini hat addeder. Hangi haritayı getirirseniz getirin Türkiye, birlik merkezdedir. Demincek hakeza tıpkı gestalt konumunda olan benzeri büyüklük, şayet dünyanın arz büyük 10 ekonomisi arasına girecekse -demin bakalım, dünyanın 10 ekonomisinin tıpkı tanesi ESIR’birlikte ise ESIR, benzeri ana kara devleti. 50 devletten oluşan tıpkı ana kara devleti. Çin, dünya nüfusunun dörtte birine cemaat. Kıta çap bunların hepsi. Kanada, benzeri kıta. AB, kendi başına bir birim- o ant bizim iktisat anlayışımızın şu olması gerekir; sınırlarımıza çekinmek duymakla alay malay kadrolarımızın dünyanın seçme hesabına gitmesini sağlayacak, iktisadi sınırlarımızı dünyanın seçme namına yayacak bir dış tecim politikası. Ancak bu yolla kıta ekonomiyle rekabet ederiz. Geride natamam kaldığımız için iri tasa duyduğum, tıpkı gün bizim iktidarımızda çözeceğimiz mesele, Avrupa ile ara sınav serbestliği meselesidir. Düşkünlük etmeyin çoluk çocuk, azade ara sınav uygulamasını kesin genişlik gücük zamanda hayata geçireceğiz. Buna asla bariyer olamayacaklar. Benzeri şekilde SUTAŞ Gümrük Birliği Anlaşması’nın çapını uzun uzadıya kategorik bugünkü çağdaş ihtiyaçlara akla yatkın kuzuluk getirmemiz geçişsiz. Türkiye ekonomisini, Afrika’dan Latin Amerika’evet, Şarki Asya’evet büyüklüğünde hep dünyada sarih tıpkısı model üzerinde yürütmemiz lazım. Atatürk’ün dediği üzere, ‘Imdi hattı iktisat yoktur, sathı iktisat vardır. Satıh ise bilcümle dünyadır.’

“İLK NÖBET AZAMET KURUMLARINI TEPKE SERGILEME KONUSUNDA BU KADAR ACİZ VE ORGANİZASYONEL KAPASİTE ÜZERINE BU KADAR DARALMIŞ GÖRDÜM”

Yedinci mebde, kurumsallaşma. Yani sürdürülebilirlik. Zaman hepimiz ihtişam görevlerinde bulunduk. Zelzele bölgesinde en çok gark fail kapı, acılarımız beraberinde, kayıplarımız yanında, ilk defa mehabet kurumlarını refleks gösterme konusunda bu kadar iktidarsızlık ve organizasyonel sığa üzerine bu kadar daralmış gördüm. Ayrımsız kurumlarla 2011 yılında 25 bin vatandaşımızı Libya’dan tıpkı hafta zarfında boşaltma etmiştik. Demincek AFAD’ı aynı çiftlik haline getirenler, Kızılay’ı tıpkısı iştirak haline getirenler, silahlı kuvvetlerimiz Mehmetçiğe en çok gerekseme hissedilen dönemde bu vatanın sokaklarında güvenliği icat etmek amacıyla gönderemeyenler, bu kurumsal çöküşün sorumlularıdır. Hep kurumları hayata geçirmeden devletin atar damarlarını çalışır arkaç getiremeyiz.

“İKTİSADIN TEMEL AMACI İNSAN ONURUDUR”

İktisadın ana amacı eş onurudur. İnsan onuru birlikte ancak dirimlik adaleti ile sağlanır. Türkiye’bile yabani benzeri mal transferi yapılıyor. Geda kesimlerden, serbest topluluk kesimlerinden epey tıpkı zümreye dünyalık transferi hem dahi bildirme vahşi şekliyle. Şayet bire bir yerde iş gücünün GSMH’den aldığı behre düşüyorsa biliniz ki fakirleşme var demektir. Yoksulluğa alın uğraş açacağız. Türkiye’nin neresinde yaşıyor olursa olsun, herkese herif onuruna yaraşır bir hayat standardını getireceğiz. Eskimemiş tıpkı acun kuruluyor. Çarkıt alışkanlıklarla eskimemiş dünyaya uyum sağlayamayız. Çabucak harmoni sağlamakla değil, -Kılıçdaroğlu’nun iyice tıpkısı sözüne atıfta bulunayım- önüne geçmek, öznesi gelmek durumundayız. Tarihin öznesi almak için ekonomimizi yıpranmamış tıpkı zihniyetle kurmak durumundayız. İki ayağı vardır. Millet vicdanı ve cesamet aklı. Budun aklı, Altılı Ganyan Masa’birlikte naz etmiştir. Milletimizin beherglas kesimi o masada vardır. Kimse dışarıda bırakılmamıştır. Azamet aklı ise 15 Mayıs’tan itibaren budun vicdanıyla buluşarak bu milleti heybet aklıyla harekete geçirecek.”

Share: