Şavak Aşiretine Mensup Üreticiler Küsurat Maliyetlerden Yakındı: “Hakeza Giderse Biraz Yıla Hayvancılık Bitecek””

Elazığ ve Tunceli yöresinde hayvancılık eden Şavak aşireti üreticileri, kalan maliyetlerden yakınarak “Şavaklılar namına tığ hayvancılık yapıyoruz sorunlarımız çok, rüşvet fiyatları olsun, saman fiyatları olsun çokça faziletli, ağızotu alamıyoruz sıkıntılarımız var. Böyle giderse beş altı yıla hayvancılık bitecek” değerlendirmesini yaptı.

Yem ve arpa fiyatlarına yapılan zamlar, üreticiyi ters etkilemeye bitmeme ediyor.

Tunceli’nin Pertek ilçesi Ayazpınar köyünde etkili Şavak aşireti mensubu yetiştirici Sefer Durmuş, “Hükümetimiz ‘yap, işlet, üret’ diyor. Demincek benim cebimde olmadan ego zahir üreteceğim? Ego geçen yıl peyniri 37 liradan vermişim yem olmuş 400 lira. Ego enflasyonun altında kalmışım peki ben nasıl üreteceğim size soruyorum” dedi. Durmuş konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Şu anda Tunceli, Pertek genelinde heybet desteği yerine tıpkısı sarı hırızma var. O bile Türkiye’nin rastgele yerinde var. Hiçbir proje gelmiyor. 2000 yıllarında bire bir proje mevrut, yüzde 1 adına menşur. Yüzdelik 99’u ben genel yerine söylüyorum tek proje yok. Tek heybet desteğini alamıyoruz, yemleme desteği alamıyoruz tek husus alamıyoruz herhangi bir şeyde mağduruz. Deminden tığ soluk almayınca, benzeri ülkenin geliri neyin konusunda, tarımın üstüne. Tıpkısı ülkede ekincilik olmayınca o ülkenin sonu iflas demektir, batak demektir. Yani onu da tığ yapıyoruz ama bize cemaat çıksın. Yemleme fiyatlarını düşürsün ben vücut fiyatlarının 150 TL olmasını istemiyorum. Vatandaşın hepsi yesin, amma yiyecek de arpaya bile tıpkısı müdahale etsin. Ben üretemiyorum gücüm kalmadı. Ego bunu umumi amacıyla söylüyorum, ego kendi şahsım için söylemiyorum. Kimse bize bindi vermiyor şu anda.”

“HANİ CUMHURİYETİNİN YÜZYILI, KÖYÜMDE NÖBET NAMEVCUT, SU NAMEVCUT”

Köylerinde kez ve akarsu sorunu olduğunu bile nâkil Kat Durmuş, yapılan posta inşaatının kusurlu bırakıldığını anlatım ederek şunları söyledi:

“2023 yılı hani Cumhuriyet’in yüzyılı, Pertek’ten köye geliyorum defa yok, bu sene tıpkı nöbet yapımı verdiler, müteahhitlere tıpkı bütçe ayırdılar. Yolun onda biri kaldı orada, yapılmadı de anca gitti. Aynı 17 kilometremiz var, onu hiç yapmadılar, hiç bakmadılar. Şu anda 2023 yılındayız. Tunceli- Pertek Ayazpınar köyü sakat ismi birlikte Tıtenik köyünde su bulunmayan. Biz su içemiyoruz inanın yani bütün samimiyetimle söylüyorum kontrol edebilirsiniz, bakabilirsiniz, biz bu köyde su içemiyoruz, suyumuz yok, yolumuz namevcut, kanalizasyonumuz namevcut, eksiklerimiz çokça fazla. Burada herkesin benzeri sıkıntısı var. Kimisinin sigortası bulunmayan burada. Ayrımsız grup verildi. Gençlerin bire bir kısmı şu anda apotr, hayvancılık sektörü çöktü bitti. Bire Bir kısmı de diyor ki hani tıpkı asgari ücret olsa geçinebilirim, asgari ücret ile arz azından benim sigortam yatsın. Aynı takım verilmesini istiyoruz hani kullanılmamış çoluk çocuk, eskimemiş yetişen zürriyet üzere.”

“PEYNİRİN, ETİN 150 TL OLMASINI İSTEMİYORUM”

Hayvanları üzere yaylalara gittiklerini üstelik ifade fail El Durmuş, otlak sıkıntısının dahi yeryüzü balaban gider kalemlerinden biri olduğunu rapor etti. Efsanevi sayısına göre verilen yerlerin kapasitesinin düşüklüğü ve taşımalık ücretlerine tepki gösteren Durmuş, sözlerine şöyle devam etti:

“Biz burada Tunceli yaylalarına gidiyoruz. İhaleye giriyoruz amma tenkis kapasitesi az, efsanevi sayısı çok, kayran kapasitesi ise beş altı. Buradan 300- 400 km uzaklıkta Giresun’a gidiyorum iki senedir. 25-30 sene ben Erzurum’dahi kaldım. Bizim burada mera sıkıntımız çokça. Onu dahi değer adına erdemli tutuyorlar. Bu şekilde vatandaş kıygın oluyor, gravite yaşıyoruz elhak yetersizdir. Geçen sene buradan Giresun’a bir araba tuttum 13 milyara. Mazotun litresi olmuş 23 milyon üste 30 milyona daha çok. Tığ yapamıyoruz bunun altında kalmışız bundan sonra. Istihsal bu şekilde olanaksız. Deminden ego demiyorum kim benim peynirim 150 TL olsun, etim 150 TL olsun. Ama yeme üstelik hayvan üretecek maddelere üstelik tıpkısı ahali atsın kim tığ üretim yapalım. Vatandaş de dizge de faydalansın bundan. Bize dediler kim ‘siz gidin hususi tıpkı mühendis tutun’. Ego hususi mühendisi nereden tutacağım? Benim gücüm buna yetiyor mu? Buradan ilçebay beye, ilbay beye seslenmek istiyorum. Baksınlar, biliyorlar ki Ayazpınar köyünde su namevcut, yolu de elhak geldiler, gördüler. Bizim yer başkanımız, kaymakamlık başkanımız buraya geldiler. Biz bu sorunlarımızı şahsen kendilerine ilettik. İnşallah değerlendirirler ama sanmıyorum.”

“SORUNLARIMIZ ÇOK AMA DERDİMİZE REÇETE OLAN YOK”

Üreticilerden Ahmet Budak bile benzeri testis ahit 500-600 TL’yi bulduğunu, ürettikleri mallarının para etmediğini ve köylerindeki sorunlara yetkililer vasıtasıyla bire bir hal üretilmediğini anlatım etti. Budak şunları söyledi:

“Yolumuz yoktur. Bu köy, 40-50 hanelik tıpkı köydür. Bu köyün tıpkı kamer sonra suyu kesiliyor, su bulunmayan. Dağda, arabada, azimet gelişte, temas antlaşma mağduruz. Bire Bir torba yemleme 400 TL, biz bu işin altından kuşkusuz çıkacağız? Malımız mülk etmiyor bizim. Sorunlarımız çoktur amma derdimize bile çikar yol olacak namevcut. Tek kimse bizim sorunlarımıza hal bulmuyor. Bizim halimizi herkes görüyor, yetkililer da görüyor. Bizim malımız servet etmiyor. Tıpkı testis yem, ayrımsız testis arpa 500- 600 TL ergin. Tığ lacerem bu malı üreteceğiz, bu nasıl olacak? İşte bu yüzden birkaç sene sonraları, böyle giderse üreticilik bitecek. Bize dahi sahip çıksınlar. Bizim yaylalarımız yok. Bire Bir Erzurum’a azimet gelişimiz, benzeri vasıta tutuşumuz 15 bin TL. Yani tığ özlük ürettiğimizi, alıp verdiğimizi hesaplıyoruz, altından çıkamıyoruz. İşte bu yüzden biraz sene bilahare böyle giderse, üreticilik bitecek.”

“ÇOLUK ÇOCUK ŞEHRE GİDİYOR”

Müstahsil Hüccet Budak dahi tüccarların üreticiden çokça bağan fiyata aldıkları ürünleri market raflarında faziletkâr fiyatlara sattıklarını söyledi. Üreticinin kısık manada bire bir kazancı olmadığını tabir fail Burhan Budak, arada tüccarların zenginleştiğini ati sürdü. Budak, sözlerine şöyle devam etti:

“Yaşıt kendisine peynir fiyatları… Baharat aylarında tüccarlar bizden, 37 TL’ye peynir aldılar. Onu da marketlerde 150 TL’ye satıyorlar. Tığ özlük savunmamızı yaptığımız devir diyorlar kim sarrafiye kaldırıyorsunuz, mir kaldırmayınca üstelik olmuyor. Ant torbası 400 TL bizden peynir 30 TL’ye alıyor eş götürüp 160-170 TL’ye satıyor. Başkanımız muayyen ayrımsız denk koyup havari olsun bize bu konuda. Parçalanmamış yetkililerden müzaheret bekliyoruz. Babalarımız ‘yaşlanınca köyü bırakacağız yetiştirici olun’ diyorlar ama üreticiye de destek vermiyorlar, kazanmıyoruz borçla üstelik hisse senedi dönmez. Bugün babamdan olmasa, ego de bu işi bırakırım, uğraşmam çünkü giderler gelirleri kurtarmıyor. Tığ nereden bakarsanız burada 4-5 eviz.  3- 4 trilyon giderimiz var amma dirimlik kurtarmıyor. Borçla de bu hisse senedi dönmez olmuyor, kurtarmıyor. Birilerinin bize destek olması geçişsiz. Proje yok, aynı öz bulunmayan. Yani tarımdan bize aynı şey gelmiyor. Gençler geliyor, bakıyor adamı kurtarmıyor. Kurtarmıyorsa diyor kim; bozukluk bu işi yapayım? Çoluk Çocuk diyor ki, şehre gideyim, 1 -2 sene kaldı babalarımız yaşlandığı zaman aksiyon biter.”

Share: